ÜLKÜCÜLERİN MEKANI
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

ÜLKÜCÜLERİN MEKANI

SİTEMİZDEKİ PAYLAŞIMLARIN HEPSİNİ GÖRMEK İÇİN ÜYE OLMALISINIZ
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Hazreti Âmine şöyle anlatmıştır (Peygamber Efendimizin Annesi)

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Bozkurt09

Bozkurt09


Mesaj Sayısı : 137
Kayıt tarihi : 18/02/09
Nerden : Aydın

Hazreti Âmine şöyle anlatmıştır (Peygamber Efendimizin Annesi) Empty
MesajKonu: Hazreti Âmine şöyle anlatmıştır (Peygamber Efendimizin Annesi)   Hazreti Âmine şöyle anlatmıştır (Peygamber Efendimizin Annesi) Icon_minitimePerş. Şub. 19, 2009 12:05 am

Hazreti Âmine şöyle anlatmıştır:


Ben altı aylık hamile iken, bir gece rüyamda karşıma bir zât çıkıp dedi ki: Ey Âmine, bilmiş ol ki, sen âlemlerin en hayırlısı olan kimseye hamile oldun. Doğurunca ismini "MUHAMMED" koy ve halini hiç kimseye açmayıp, gizli tut!

Muhammed aleyhisselâm Hicret'ten 53 sene evvel, Rebî'ulevvel ayının onikinci Pazartesi gecesi sabaha karşı Mekke'nin Haşimoğulları mahallesinde, Safa Tepesi yakınında bir evde doğdu. Tarihçiler, bu günün milâdî 571 yılının Nisan ayının yirmisine rastladığını söylemektedirler. O gün henüz güneş doğmadan âlem nur ile doldu. Âdem aleyhisselâmdan beri evlattan evlada intikal ede gelen nur asıl sahibine ulaştı.

Peygamberimizin doğumunu, annesi hazreti Âmine şöyle anlatıyor: (Doğum anı geldiğinde heybetli bir ses işittim. Ürpermeye başladım. Sonra beyaz bir kuş gördüm, gelip kanadı ile beni sığadı. O andan sonra bende korku ve ürperti kalmadı. Yanımda süt gibi beyaz bir kâse şerbet gördüm. O şerbeti bana verdiler. O anda çok susamış idim. Verilen şerbeti içtim. Baldan tatlı ve soğuk idi. İçer içmez susuzluğum gitti. Sonra büyük bir nur gördüm, evim o kadar nûrlandı ki, o nurdan başka birşey görmüyordum. O sırada çok hatunlar gördüm. Boyları uzun, yüzleri güneş gibi parlıyordu. Etrafımı sarıp, bana hizmet eden bu hatunlar, Abdi Menâf kabilesinin kızlarına benzerlerdi. Yine o sırada beyaz, uzun ve gökden yere uzanmış ipek bir kumaş gördüm. Dediler ki: Onu insanların gözünden örtün. O anda bir grup kuşlar peyda oldu. Ağızları zümrütten, kanatları yakuttandı. Ellerinde gümüş ibrikler olduğu hâlde havada duruyorlardı. Bana korku gelip terlemiştim, ter damlalarından misk kokusu yayılıyordu. O halde iken gözümden perdeyi kaldırdılar.

Bütün yer yüzünü doğudan batıya kadar gördüm. Üç alem (bayrak) dikilmişti. Onların biri doğuda, biri batıda ve biri de Ka'be'nin üstünde idi. Etrafıma çok sayıda melekler toplandı. Muhammed aleyhisselâm doğar doğmaz, mübarek başını secdeye koydu ve şehadet parmağını kaldırdı ve (La ilahe illallah, innî resûlullah) Yani "Allah'tan başka ilâh yoktur ben O'nun Peygamberiyim" dedi. Aniden gökden bir parça beyaz bulut indi, onu kapladı. Bir ses işittim; (Onu doğudan batıya kadar her yeri gezdirin. Ta ki cümle âlem onu ismiyle, cismiyle ve sıfatıyla görsünler) diyordu. Sonra o bulut gözden kayboldu ve Muhammed'i "aleyhisselâm" bir beyaz yünlü kumaş içinde sanlı gördüm. Yine o sırada üç kişi gördüm ki, yüzleri güneş gibi parlıyordu. Birinin elinde gümüşten bir ibrik, birinin elinde zümrütten bir leğen, birinin elinde de bir ipek vardı, ibrikten sanki misk damlıyordu. Muhammed'i "aleyhisselâm" o leğenin içine koydular. Mübarek başını ve ayağını yıkadılar ve ipeğe sardılar. Sonra mübarek başına güzel koku sürdüler, mübarek gözlerine sürme çektiler ve gözden kayboldular.

Safiye hatun da şöyle anlatmıştır Muhammed aleyhisselâm doğduğu sırada her tarafı bir nur kapladı. Doğar doğmaz secde etti, mübarek başını kaldırıp açık bir dil ile (La ilahe illallah, innî resûlullah) dedi. O'nu yıkamak istediğimde, biz onu yıkanmış olarak gönderdik denildi. O sünnet olmuş ve göbeği kesilmiş olarak doğdu. O'nu bir kundağa sarmak istediğimde sırtında bir mühür gördüm, mühürün üzerinde (La ilahe ilallah Muhammedün Resûlullah) yazılı idi. Doğar doğmaz secde ettiği sırada hafif sesle bir şeyler söylüyordu, kulağımı mübarek ağzına yaklaştırdım (Ümmeti, Ümmetî=Yani Ümmetim, ümmetim) diyordu.

Peygamberimizin dedesi Abdülmuttalib'e, torunu Muhammed'in "aleyhisselâm" doğduğu sırada Kâ'be'de Allah'a yalvarıp dua etmekte iken müjde verdiler. Muhammed aleyhisselâmın doğduğu günde bir çok garip hadiseler gören Abdülmuttalib böyle bir müjdeyi alınca çok sevinip onu görmeye gitti ve (Bu oğlumun şanı, şerefi çok yüce olacaktır) dedi. Böylesine büyük bir mutluluğu kutlamak için doğumun yedinci gününde Mekke halkına üç gün ziyafet verdi. Ayrıca şehrin her mahallesinde develer keserek, insan ve hayvanların istifade etmesi için bıraktı. Ziyafet sırasında çocuğa hangi ismi koydun diyenlere "MUHAMMED" ismini verdim dedi. Neden atalarından birinin ismini vermedin diyenlere; (Allah'ın ve insanların onu medhetmelerini, övmelerini istediğim için) cevabını verdi. Annesi de O'na "AHMED" ismini koydu. (S.A.V)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Hazreti Âmine şöyle anlatmıştır (Peygamber Efendimizin Annesi)
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ÜLKÜCÜLERİN MEKANI :: ÜLKÜCÜ HAREKET :: İSLAM-
Buraya geçin: